DİKKAT EKSİKLİĞİ VE KONSANTRASYON SORUNLARI
Dikkat, bir şeyi öğrenmek ve anlamak için gösterilen zihinsel çaba süreci ve belli uyaranlar üzerinde bütün ilginin toplanması demektir. Konsantrasyon ise bütün dikkatin uyaran üzerinde yoğunlaştırılması anlamına gelir. Dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu ise dikkatin bir uyaran üzerinde uzun süre toplanamaması ve yoğunlaştırılamamasıdır. Yeni bir bilgi öğrenmek, verimli bir çalışma yapabilmek için dikkat ve konsantre olmazsa olmazdır.
Dikkat eksikliği, çocuklarda çalışmaya karşı bir isteksizlik, ilgisizlik duygusunun ortaya çıkmasına da neden olur. Dikkat ve konsantrasyon problemi yaşayan çocuklar, dikkatlerini uzun süre toplayamazlar ve dış uyaranlara karşı dikkatleri çok kolay dağılır. Dersi takip etmekte sıkıntı yaşarlar, neyin öğrenilmesi gerektiğini de bulmakta zorlanırlar. Öğrenme kalitelerinin düşmesi ile beraber okul başarıları da düşmeye başlar. Ödev ya da diğer aktiviteleri yaparken sıkılıp yarıda bırakır. Doğrudan kendisine konuşulmadığı takdirde dinlemiyormuş gibi görünür. Kısacası, konsantrasyon ve dikkat eksikliği akademik başarısızlığı beraberinde getirir. Hafif dikkatsizlik ve konsantrasyon eksikliği olan bir çocuk detaylara önem vermez. Hata oranları dikkatsizlik ile beraber artar. Ödevlere, derslere, oyunlara, olaylara karşı organize olmakta güçlük çekerler. Sevmediği işleri yaptırmak çok zordur. Ev eşyalarını, okul materyallerini sıklıkla kaybederler. Günlük işleri unuturlar. Çabuk sinirlenirler. Defterlerinde bol silgi izi vardır. Sevdiği bir filme ya da bilgisayara saatlerce konsantre olabilirler. Bu sorunlar okul başarısızlığı ile sınırlı kalmıyor. Dikkat süreleri kısa olduğu için akranlarıyla oyunu sürdürmekte zorlanırlar, birkaç dakikadan fazla yerlerinde oturamazlar. Bu yüzden çocukların sosyalleşme süreçleri sorun haline gelmeye başlar.
Dikkat eksikliğinin nedenin de birçok faktör aynı anda etkili olabilir. Fizyolojik, genetik ve çevresel unsurlar bir arada sebep olurken bazen bu sebepler ayrı ayrı da etkili olabiliyor. Beyni etkileyen unsurlarda hem çevresel uyaranlar hem de içsel uyaranlar söz konusudur. Neredeyse psikolojik sorun yaşayan herkeste çeşitli seviyelerde dikkat ve odaklanma sorunu yaşadığını söylenebilir. Çünkü psikolojik sıkıntı yaşayan insanların yaşadıkları duygusal, düşünsel ve bedensel zorlukların kaçınılmaz olarak yaşadıkları süreçlere kendilerini verme seviyeleri düşer. Bu durum çocuklar için de geçerlidir. Dikkat eksikliği ve konsantre olamama sorununu her insan zaman zaman yaşar. Psikolojik sorunların ve zor hayat şartlarının getirdiği içsel psikolojik baskılar beynin odaklanmasını iyice zorlaştırmaktadır. Beynin bir anda algılayabileceği ve tepki verebileceği uyaran miktarı sınırlıdır. Beynimiz çevresel ve içsel yüzlerce farklı uyarana birden cevap veremediğinden her insan hayatının belli dönemlerinde dikkat eksikliği sorunu yaşayabilmektedir. Beynin, kişinin kendini kontrol edebilmesini, dikkatini yoğunlaştırmasını ve sürdürmesini, yapmak istediklerini uygun sıraya koymasını ve planlar yapmasını sağlayan bölümünün bu tür sıkıntılar yaşanmasında etkili olduğu da saptanmıştır. Dikkat eksikliği ve konsantrasyon problemlerin de genler en önemli etkenlerden birisidir.
Günümüzde her 8 çocuktan 3’ünde belirgin dikkat eksikliği ve odaklanamama sorunu olduğu saptanmıştır. Bütün nüfusa bakıldığında dikkat eksikliği görülme oranı % 25 olarak gözlemlenmiştir. Erkekler, kızlara göre üç kat daha fazla dikkatsizlik ve konsantrasyon problemi yaşamaktadır. Erkek beyni ile kız beyninin çalışma şeklinin farklılıklarının bu ayrıma neden olduğu da düşünülmektedir.
Televizyon, bilgisayar oyunları, internet gibi son yılların gelişmeleri çocukların beyinlerinin aşırı uyarılmasına sebep olamakta ve dikkat eksikliği ve odaklanamama sorunlarının çocuklarda da yüksek oranlarda görülmesine yol açmaktadır. Çevresel faktörler temel etken olarak ele alınmadıkları halde, yaşanan sıkıntıyı etkiledikleri ve tetikledikleri biliniyor.
Tedavi için önce tanının belirlenmesi ve ayrıntılı bir değerlendirme yapılması gerekir. Bu ayrıntılı değerlendirme için çocuk psikiyatristi, pedagog, psikolojik danışman, sınıf öğretmeni, rehberlik servisi ve ailenin bulgularına ihtiyaç duyulur. Her çocuğun kişilik özellikleri farklı olduğundan dolayı her çocuk için aynı tedavi yöntemini kullanmak da doğru değildir. İçinde bulunduğu durum, ailesel ve çevresel faktörleri ile yaşadığı sıkıntının boyutları farklılık gösterir. Mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekir. Eğer sorun erken dönemde tespit edilir, çocuğa uygun tedavi yöntemleri belirlenir ve tedavi sürecine başlanırsa, ilerlemeler daha hızlı olacaktır.
Sonuç olarak çocuğunuz tembel ya da yaramaz değil, sadece pek çok nedenin tetiklediği bir süreç yaşıyor olabilir.
Bu süreçte yapılabilecekler:
Dikkat eksikliği sıkıntısı yaşadığınız andan itibaren çocuğunuzu gözlemleyin ve bu problem ile ilgili bir uzmana danışın,
Bu problemin tedavisinde uzman, okul ve aile işbirliğinin önemini unutmayın.
Sabırlı olun. Sizi kızdıran bu davranışları çocuğunuzun bilerek ve isteyerek yapmadığını unutmayın.
Anlayışla yaklaşın. Karşılıksız sevdiğinizi mutlaka hissettirin
Çocuğunuzu olumsuz yönde eleştirmeyin
Başkalarıyla kıyaslamayın
Olması gereken davranışlarda ödüllendirmeleri unutmayın. Ödülün maddi olmasından çok manevi değeri önemlidir. Doğru bir davranıştan sonra gelen bir öpücük veya teşekkür, bu davranışı pekiştirecek ve içselleştirecektir
.
Yargılamadan önce ona destek olun
.
Çocuğunuzu dinleyin
.
Yaşadığı sıkıntıları paylaşın
.
İstediği zaman ona vakit ayırın.
Aile olarak özel sohbet saatleri ayarlayın
.
Evde içinde kurallarınız ve sorumluluklarınız olsun. Bu sorumluluklar planlama ve organizasyon becerilerini geliştirecektir.